Birçok kişi, yaş ilerledikçe yavaşlamayı, güç kaybını ve hareket kabiliyetinin azalmasını doğal sürecin bir parçası olarak görür. Buğra Adil Buyrukçu sağlıklı yaşlanmanın püf noktalarını anlattı.
/
Facebook’da Paylaş
Twitter’da Paylaş
Whatsapp’da Paylaş
Hatta ne zaman yaşlı bir bireyin yürümekte zorlandığını ya da sürekli yorgun hissettiğini görse, “Yaşı gereği böyle” diyerek bu durumu normal bir olgu olarak kabul eder. Ama ya bu kabullenme bir yanılgıysa? Ya çok daha sağlıklı yaşlanmak mümkünse? Bunu hiç düşündünüz mü? Zira, bu konu oldukça önemli. Çünkü son yıllarda yapılan tıbbi araştırmalar, yaşla birlikte gelen “kırılganlık” halinin aslında yaşlanmanın kaçınılmaz bir parçası değil, önlenebilir ve yönetilebilir bir sağlık sorunu olduğunu ortaya koyuyor. Yani bilim, bize çok net bir şey söylüyor. O da kırılganlık, yaşın değil yaşam tarzının bir sonucu. Evet, yaşlanmak, hayatın kaçınılmaz bir gerçeği ama nasıl yaşlandığımız da büyük ölçüde bizim elimizde…
KIRILGANLIĞI KONTROL EDEBİLİRSİNİZ!/
Facebook’da Paylaş
Twitter’da Paylaş
Whatsapp’da Paylaş
Kırılganlık, tıp literatüründe “frailty” olarak tanımlanır ve yaşlı bireylerde görülen azalmış fizyolojik rezervler ile karakterize, çok boyutlu bir sağlık sorunudur. Yani vücudun artık hastalık, ameliyat, düşme ve stres yönetimi gibi problemler karşısında eskisi kadar güçlü ve hızlı tepki verememesidir. Sağlık sisteminde kırılganlık bir hastalık olarak değerlendirilmese de önemli sonuçlar doğurduğu için “sendrom” olarak kabul edilmektedir. Genellikle kas gücünde belirgin azalma, yavaş yürüme hızı, genel yorgunluk, enerji düşüklüğü, düşmelere karşı artan hassasiyet, istemsiz kilo kaybı ve günlük aktivitelerde zorlanma gibi belirtilerle kendini gösterir. Ancak kırılganlığın oluşumunda sadece yaş değil; hareketsizlik, yetersiz beslenme, kronik hastalıklar, sosyal izolasyon ve depresyon gibi faktörler de etkilidir. Özetle; kırılganlık, pasif bir şekilde kabullenilmesi gereken bir durum değil, erken fark edildiğinde durdurulabilecek ve hatta tersine çevrilebilecek bir süreçtir.
YAŞLANABİLİRSİNİZ AMA GÜÇSÜZLEŞMEK ZORUNDA DEĞİLSİNİZ!/
Facebook’da Paylaş
Twitter’da Paylaş
Whatsapp’da Paylaş
Yaş almak kaçınılmaz olabilir ama nasıl yaşlanacağımız kesinlikle bizim elimizde. Doğru alışkanlıklar ve erken müdahale ile “yaşlı” değil, “güçlü ve aktif yaş almış birey” olmak mümkündür. Günümüzde 70’li, hatta 80’li yaşlarında olup maraton koşan insanlar var. Bunun sebebi genetik şans mı? Kısmen evet. Ama asıl farkı yaratan başka şeyler de var. Onlar neler mi? İşte yanıtı…
DENGELİ VE SAĞLIKLI BESLENMEK ŞART/
Facebook’da Paylaş
Twitter’da Paylaş
Whatsapp’da Paylaş
Sağlıklı yaşlanmanın temel taşlarından biri dengeli beslenmedir. Vücudun ihtiyaç duyduğu vitamin, mineral, protein ve antioksidanları almak kırılganlık riskini azaltır. Özellikle öğünlerde dengeli protein tüketimine dikkat edilmelidir. Bu nedenle beslenme listesine et, balık, yumurta, süt ürünleri gibi kaliteli protein kaynaklarının yanında kuru baklagiller ve kuruyemişleri eklemeyi unutmayın. Ayrıca kalsiyum ve D vitamini de kemik sağlığı için hayati önem taşıyan moleküllerdir. Bu nedenle süt, yoğurt, peynir gibi kalsiyum açısından zengin besinler tüketmeye ve güneş ışığı ile sağlanan D vitamini alımına dikkat edilmelidir. Çünkü yapılan çalışmalar, yeterli kalsiyum desteği alan ileri yaştaki bireylerde kalça kırığı riskinin, almayanlara kıyasla yüzde 30 oranında daha düşük olduğunu göstermektedir. İlerleyen yaşlarda kemik erimesi gibi bir hastalığın pençesine düşmemek için bu ikilinin eksikliğine çok dikkat etmek gerekir. Ayrıca sindirim sistemi de yaşla birlikte yavaşlar ve kabızlık sorunları sıklaşabilir. Bu nedenle bol lifli sebze, meyve ve tam tahıllarla sindirim sistemi desteklenmelidir. Ayrıca günlük yeterli miktarda su tüketmek, vücudun hidrasyonunu sağlar ve metabolizmanın düzenli çalışmasına yardımcı olur.
HAREKETSİZ HAYAT, HASTALIĞA DAVETİYE ÇIKARIR/
Facebook’da Paylaş
Twitter’da Paylaş
Whatsapp’da Paylaş
Sağlıklı, dinç ve bağımsız bir yaşlılık için düzenli hareket etmek şarttır. Ne yazık ki yaş ilerledikçe birçok kişi, fiziksel aktiviteyi azaltır ve bu da hem bedensel hem de zihinsel sağlık üzerinde olumsuz etki yaratır. Oysa ki, düzenli egzersiz, kasların güçlenmesini, kemiklerin sağlam kalmasını ve eklem sağlığının korunmasını sağlar. Ayrıca hareket etmek kronik hastalıklara yakalanma riskini azaltır, kalp ve damar sağlığını korur. Yalnızca fiziksel faydalarıyla sınırlı kalmayan egzersiz, aynı zamanda zihinsel sağlığa da katkıda bulunarak, depresyonu önler, hafızayı güçlendirir ve genel yaşam kalitesini artırır. Günlük 30 dakikalık yürüyüşler, basit germe hareketleri ve ev içinde aktif kalmak bile büyük fark yaratabilir. Özellikle doktor kontrolünde başlanacak uygun egzersiz programları, hem güvenli hem de etkili olacaktır.
DÜZENLİ SAĞLIK KONTROLLERİNİ İHMAL ETMEYİN/
Facebook’da Paylaş
Twitter’da Paylaş
Whatsapp’da Paylaş
Yaşlandıkça kronik hastalıkların takibi önem kazanır. Düzenli doktor kontrolleri sayesinde kırılganlık belirtileri erken aşamada tespit edilip önlem alınabilir.
SOSYAL AKTİVİTEYİ CANLI TUTUN/
Facebook’da Paylaş
Twitter’da Paylaş
Whatsapp’da Paylaş
Zihinsel canlılık ve sosyal bağların güçlü olması genel sağlık üzerinde olumlu etki yapar. Kitap okumak, bulmaca çözmek, hobilerle uğraşmak ve sosyal etkinliklere katılmak demans riskini azaltır ve ruh sağlığını destekler.
UYKU DÜZENİNE ÖNEM VERİN/
Facebook’da Paylaş
Twitter’da Paylaş
Whatsapp’da Paylaş
Kaliteli uyku, vücudun kendini yenilemesi için gereklidir. Yeterli ve düzenli uyumak, bağışıklık sistemini güçlendirir ve genel sağlığı iyileştirir.
Haber Kaynak : CNNTURK.COM
“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”